Alaca Engelliler Derneği Başkanı Av. Ahmet Görür, toplumun yaklaşık yüzde 3’ünün ağır özürlü insanlardan oluştuğunu belirterek, “Bu ağır özürlü kardeşlerimiz günlük yaşam aktivitelerinde başkasının bakımına muhtaçtırlar” dedi.
Yaşayabilmek için başkasının yardımına ihtiyaç duydukları için engellilerin, toplumun sırtında bir yük olarak görülmekte, üretmeyip sadece tükettikleri için, çevrelerindeki sağlam insanları meşgul ettikleri için hor görülebildiklerini belirten Alaca Engelliler Derneği Başkanı Av. Ahmet Görür, “Unutmamak gerekir ki bu engelli insanlar toplumun bir parçası, hayatın acı bir gerçeğidir. Engelli insan bize yabancı değildir. Bu engelli bazen biziz, bazen anamız, babamız, bazen evladımız, kardeşimiz bazen de komşumuzdur” diye açıklamada bulundu.
Ağır engelli denilince genelde felçli insanların akla geldiğini dile getiren Av. Ahmet Görür, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Yani yatalak veya tekerlekli sandalyedeki hastalar. Bunlar evde, yataklarında, tekerlekli sandalyelerinde sürekli kendilerine uzanacak bir eli beklemektedirler. Bu hastalar kendileri çok ağır sıkıntılar içinde yaşarlarken çevrelerindeki akrabalarını da psikolojik ve fiziki olarak yorarlar, onları gün boyu, gece boyu meşgul ederler.
Peki bu sıkıntıları azaltmanın yolu var mı? Neler yapılabilir? Bir şeyler yapalım ki hem engelliler hem de refakatçi yakınları rahatlasınlar.
Bu konuda âcizane kanaatim şudur ki; engelli insanı bir şekilde evin dışına çıkarmamız gerekiyor. Temiz hava ve hayatın renkli, hareketli akışı engelliyi de sarıp sarmalayacak, göğsü genişleyecek, stresi azalacak, ağrıları hafifleyecektir. Refakatçi yakınlar da ‘oğlum, kızım veya anam, babam dışarı çıktı, insanların içine karıştı, ağrıları hafifledi, inlemeleri bitti, ben de işlerime bakayım.’ diyecektir. 
Yani engelli insanlara tekerlekli sandalyeler, akülü arabalar, motosikletler temin etmeliyiz. Yollarımızı, kaldırımlarımızı onların ulaşımı için uygun hale getirip bütün binaların girişlerine rampa yapmalıyız.  Engellilerin bir araya gelebileceği dernekler, lokaller, spor salonları kurmalı, marketlere, camilere, okullara, pastanelere, lokantalara hemen her yere rampa ve asansör yerleştirmeliyiz.
Engellilerin önündeki engelleri kaldırdıkça engelli kardeşimiz özgürlüğüne kavuşacak, tekerlekli-akülü sandalyesi ile dışarı çıkıp, kendi başına değişik yerlere gidebilecektir. 
Tekerlekli sandalye bir özgürlüktür.  Sağlam insanlar şunu bilsinler ki; engelli bir şairin dediği gibi ‘kör için göz ne ise, odur felçli için sandalye.’
Netice olarak engelli insana verilen her tekerlekli sandalye, yapılan rampa, açılan bir kapı hastayı psikolojik ve bedensel rahatlatacağı gibi, engellinin yakınlarını da ferahlatacak ailenin ve toplumun moralitesi yükselecektir.”